top of page

Yanımda Aklımı Taşımıyorum

  • Yazarın fotoğrafı: Malibilgic
    Malibilgic
  • 18 Ara 2023
  • 2 dakikada okunur



Akıl sağlığı, üstüne düşünülmedikçe kaybedilemeyen bir şey sanırım. Aklıyla uzun uzun konuşamadıkça insan, onun derdini de bilemiyor herhalde. Akıllılık çoğu zaman aptallık olabiliyor bu yüzden. Delirmemek için aklı görmezden gelmek, ironik bir çözüm. Ona baktığın an kaybolacakmış gibi bir his. Bu yüzden uzun süredir pek oralı olmuyorum. Koşmazsam düşerim mantığıyla, düşünürsem deliririm diyerek, kurmalı bir makine gibi sadece çalışıyorum. Kaybetmemek için yanıma almıyorum aklımı. Taşımıyorum yanımda.


Bu işin tek kötü yanı, kişiliğinizi de hapsediyor olmanız. Ne zamandır doğru düzgün muhabbet bile edemez oldum insanlarla. Hep aklımda bir şeyler, dalıp gitmeler, işler güçler. İşler dediğin de çok güçler. En son ne zaman arkadaşlarımla bomboş bir muhabbet yaptım hatırlamıyorum. Ya da sessizce ve hiçbir şey düşünmeden bir yarım saat durdum.


Sesler bastırıyor beynimi. Ne kadar seslense de beynim bana, duyamıyorum sesini. İşim var.


Yazmak zorundayım, konuşmak zorundayım, üretmek zorundayım, kalkıp koşmak zorundayım, yazmak zorundayım, yazmak zorundayım, yazmak zorundayım...


Yanlış anlaşılmasın, hayatın bana dayattığı bir şey değil bu zorunluluk. Yine beynimin laneti. Yazmak zorundayım.


Ben bu zamanlara kadar saate hiç bakmadan yaşayan biriydim. Şimdi her dakika baksam da yetişemiyorum zamana. Zaman da bir garipleşti. Dali'nin saatinin içinde sıkıştım. Dakikalık planlasam da her şeyi, yetmiyor akreple yelkovanın ilerleyişi. Daha yavaş ilerlemeleri lazım, ya da bi abilik yapacaklar ve bikaç saat daha ekleyecekler evlerine. Zaman benden büyük. Saatleri ben kuruyorum ama onlar yön veriyor bana.


2 saniyede bir jump-cut yapan bir reklam filmi kurgusu gibi oldu hayat. Çat, çat, çat, çat, çat.

Daha önce de bahsettim, koşturmayı ve özellikle konuşmayı hiç sevmem. Şimdilerde ise, susabilmek için insanlara yalvarır gözle bakar oldum. Adres sormayınız diye camına yazı asan bakkal gibiyim.


Tüm bunların ardında, kendimi ittiğim gerçeği de var. Durdun mu? Olmaz kalk. Koş. yoruldun mu? Daha da yorulman lazım, olmaz! Hiç mi iyi değilsin, bak hala ayaktasın demek ki bir şeyin yok! Askeriyede kışla komutanı gibi davranıyorum kendime. Kolum kopsa, bir tane daha var devam ederim diyeceğim.


Bunun adına umut derler işte. Umut insanı yaşatır derler. Ama o çok meşhur lafta da dediği gibi, zehiri belirleyen miktardır. Bazı şeylerin fazlası da öldürmeye başlar insanı.


Beyin ile umut iyi arkadaş olurlardı. Karşılaşsalar belki severlerdi bile birbirlerini. İkisi de ironik bireyler.


Ve şimdi gidiyorum.

Çünkü yazmam lazım...

 
 
 

コメント


MALİSONSB.jpg

Düşişleri Bakanı'nın mesaisi...

İçeriklerden Haberin Olsun

Teşekkürler!

  • Instagram
  • Twitter

Bana ulaşman gerekirse...

Mesajınız için teşekkürler!

Kalite Kalite - Marka Marka

bottom of page